Macahel Vakfı'nda Bu Yönetim Anlayışıyla Nereye Kadar?

Macahel Vakfı, son iki dönemdir başkanı aynı olan bir yönetim kadrosuna sahip bulunuyor. Ancak vakfın kuruluşundan bu yana en önemli sorunu olarak gösterilen kurumsal yönetim anlayışının yokluğu, bu iki dönemde de kendini göstermiştir. Vakıf bir kurum gibi değil, başta başkanın şahsı olmak üzere birkaç kişinin kişisel yönlendirmelerinin, ideolojilerinin ve ihtiraslarının etkisinde yönetilmiştir. Her ne kadar bu son iki dönemde, yönetim dönemlerinin başında, daha geniş kitlelerin katılımını sağlayıcı bir yapı (başta vakıf meclisi ve diğer ihtiyari vakıf organları, komisyonlar gibi) öngörülmüşse de bunun kâğıt üzerinde, göz boyamadan öteye gitmeyen, gayri ciddi ve gayri samimi bir girişim olduğu zamanla anlaşılmıştır. Örneğin, vakıf meclisi tek bir toplantı bile yapmamıştır. Onur Kurulu adıyla oluşturulan yapıda, Nihat Gökyiğit, İsmet Acar gibi Macahelle ilgisiz ve Tema Vakfı bağlamında yöreyle kavgalı, dolayısıyla hiçbir şekilde onur duymayacağımız kişilerin isimlerine yer verilmesi tam anlamıyla ciddiyetsizliktir. Bu kişilerle birlikte Süleyman Karagülle gibi yörenin yetiştirdiği önemli bir simanın, hiçbir fonksiyonu olmayan bir kurula konulması tam bir göz boyamadır. Bunun gibi iddialı isimlerle oluşturulan komisyonların dahi tek bir defa toplanmaması, yine komisyonlara ilgili-ilgisiz kişilerin konulması bu konuda da samimi hareket edilmediğinin açık bir delilidir. Bu noktada, gerçekte hiçbir fonksiyonu olmayan söz konusu yapıların niçin oluşturulduğu sorusu akla gelmekte ve bu yapılara -çoğunlukla onayları da alınmaksızın- isimleri yazılanların, bir meşruiyet aracı olarak mı kullanıldığı şüphesi ortaya çıkmaktadır. Daha açık ifade etmek gerekirse, birçok insanın isimleri, muhtemelen haberleri de olmaksızın hiçbir şekilde faaliyete geçmeyen belirli kurul-komisyonlara yazılmakta, böylece vakfı kişisel anlayışları çerçevesinde yönetenleri, bu kişilerin de desteklediği, faaliyetlerini onayladığı, geniş çaplı, kurumsal bir yapının bulunduğu izlenimi verilmektedir. Oysa aşağıda bazı örnekleri yer alan birçok faaliyet, bunları gerçekleştiren bir iki yönetici dışında, çoğunluğun onaylamayacağı niteliktedir.    

Bir önceki yönetim döneminde, Macahel Vakfı’na ve bünyesindeki gençliğe yönelik bazı yönlendirme çabalarına dikkat çekmiş, bu konuda meselenin arka planından çok da haberdar olmadığını düşündüğüm yönetimin pasif kalmaması, inisiyatif alması gerektiği konusunda kişisel önerilerde bulunmuştum (Bakınız: http://www.macahelbizimdir.org/KoseYazilari.asp?yazi=devam&id=53). Mesele özetle, ülkemizde çeşitli maskeler altında Gürcistan çıkarına çalışan lobinin, özelde vakıf üzerindeki ve genel olarak yöremizle ilgili etnik emelleridir. Bu konuda daha önce çeşitli makalelerde önemli tespitler yapıldığından, yazımda ayrıntıya girmiyorum. Önceki yönetim, ilk başta bu emellere, bilmeyerek uygun bir ortam sağlamışsa da yapılan eleştirilerle gerekli hassasiyeti göstermiştir. Ancak yönetimin son döneminde, lobi çevresinin bir başka maskesiyle vakıf, “Gürcistan’da Gençlik Kampı” adlı, ülkemiz gençlerinin söz konusu ülkede manipüle edilmesini hedefleyen organizasyona bulaştırılmıştır (Bununla ilgili haber: http://www.macahelbizimdir.org/Haberler.asp?haber=devam&id=46). Tüm bunlara rağmen, anlaşıldığı kadarıyla başkanın, birazdan değineceğim yanlış yönlendirmelerle oluşan şahsi kanaati sonucunda, bu tür girişimler yeni dönemde de devam etmiş ve hatta bu çevreye angaje olduğunu saklamayan bir kişi yönetime alınmıştır. Bu yeni tablodan ne çıkacağını kestirmek zor olmamıştır. Nitekim aynı çevrenin üst düzey imzayla davet ederek ustaca organize ettiği toplantılara “Macahel Vakfı Başkanı” sıfatıyla katılmak suretiyle çizilmek istenen resimde bir figür olarak yer alınmıştır. Bu resmin ne ifade ettiği, bu çevreye angaje kişiye teslim edilmiş resmi web sitesinde ve oradan verilen linklerde, “Gürcistan Devlet Başkanı, Gürcü Diasporası Temsilcileriyle” şeklinde kamuoyuna yansıtılmıştır. Keza aynı çevrenin başka toplantılarına da aynı sıfatla katılmaya devam edilmiştir. Şimdi merak edilen bazı hususlar vardır; acaba Sayın Başkan, bu tür toplantılara niçin (bazıları bakımından üst düzeyde yetkilinin imzasıyla), hangi amaçlarla ve nasıl davet edildiğini hiç düşünmüş müdür? Bu toplantılarla ortaya çıkarılmak istenen resmin, mesela “diaspora” kelimesinin anlamının farkında mıdır? Tüm bunlar kendisine normal, olağan bir şey gibi mi görünmektedir? Bize kalırsa tüm bunlar maksatlıdır ve kurumsal yönetim olmadığı için Başkanın şahsında Macahel Vakfı buraya angaje edilmek, üzerinden bazı emellere varılmak istenmektedir. Toplantılara üst düzey kişi isimleriyle davet edilmek, toplantıya ilişkin kuşkuları gidermek, katılmayı kolaylaştırmak içindir. Bu organizasyonların amacı, web sitelerinde açıklandığı gibi, bu ülkenin asli vatandaşları olan ve belirli yerel kültüre sahip insanlardan bir diaspora kotarmaktır. Diaspora, başka bir ülkeden veya bölgeden kopan, o ülkeye ait olan demektir. Macahel beş yüz yıldır Osmanlı ve devamında Türkiye Cumhuriyeti’nin parçasıdır, ondan önce de çoğunlukla bağımsız yerel beylik olarak kalmıştır. Her şey bir yana, anavatanı bu ülke olan bir halka diaspora demek, böyle adlandırmaya çalışarak başka yere yamamak, ülkemizin milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı bir tavır değil midir? Eğer tüm bunlara, “kültürel faaliyet” olarak bakıyorsanız, birileri bu argümanla sizlerde yanlış kanaat uyandırıyor veya bu konuda yeterli bilginiz ya da hassasiyetiniz yok demektir. Bununla bağlantılı olarak, geçen yıl web sitesinde duyurulan amacı belli gençlik kampının, bu yıl da duyurulması, bu faaliyete vakfın bir üs, bir acente olarak kullandırılmaya devam edildiğini göstermektedir.

Bir diğer konu, kurumsal bir tüzel kişilik olarak vakıf adına çıkarılan derginin, yine aynı şekilde bir kişinin kişisel inisiyatifine ve bahsi geçen çevreden kaynaklanan ihtiraslarına teslim edilerek çıkarılmasıdır. Bu teslimin bir yansıması olarak derginin redaktörlüğünü yapan kişi de dikkat çekicidir. Onlarca entelektüel birikime sahip insan yetiştirmiş bir yörede, derginin redaktörlüğünü yapacak insan bulunamamış mıdır ki Macahelle ilgisiz, lobi çevresiyle haşır neşir olan birine bu iş verilmiştir? Tüm bunlar bir yana, Vakıf Yönetim Kurulu olarak kullanılan şu ifadeler, Macahel Halkının 2002 yılından itibaren kesin bir şekilde ortaya koyduğu (dilekçe ve imzalar için bakınız: http://www.macahelbizimdir.org/Yazilar.asp?goster=kategori&id=36) iradeye saygısızlıktan başka bir nitelik taşımamakta ve tüm göz boyamalara karşın Vakfın gerçek kimliğini göstermektedir: “Macahel’i, saf Kafkas arısı, endemik bitki örtüsü, yaban hayatı ve kültürel  özelliklerini  işleyerek ulusal ve uluslararası alanda tanıtımını yapan Tema Vakfı Başkanı Sayın A.Nihat Gökyiğit’e gönülden teşekkür borcumuzun olduğuna inanıyor, minnet ve şükran duygularımızı tekrar tekrar ifade ediyoruz…” . Bu ifadeler, Vakfın Macahel’den ne kadar uzak olduğunu, son yıllarda yaşanan olaylarda halkın gösterdiği tepkiye karşı nerede durduğunu açıkça gözler önüne sermektedir. Vakıf yönetimini oluşturan birkaç kişinin şahsi teşekküründen başka bir anlam taşımayan bu sözlere Macahel’de yaşanan gerçekler ve halkın kaygı ve tepkilerinin bir tercümesi olarak şu cevabı vermek gerekir: “Macahel’in doğal güzelliklerini kurulan otelle, saf Kafkas arısını kurulan şirketle, kültürel özelliklerini lobi çevresiyle birlikte oluşturulan koroyla kullanan, festivalleri ve diğer ortamları bunların reklam alanına çeviren,  Macahel halkının kendi içinde bölünmesine yol açan, topraklarının, koruma alanı, biyosfer adı altında sınırlanmasına ve yasaklanmasına çanak tutan, kendi öz değerlerini ve zenginliklerini savunan insanlara, ‘adam müsveddesi, ciğeri beş para etmez, insancık’ gibi sözlerle hakaret eden kişi ve kurumlara karşı olan haklı tepkimizi tekrar hatırlatıyor ve tüm bu değerlerin sahibi olan Macahel Halkının hiçbir teşekkür borcunun olmadığını tekrar tekrar vurguluyoruz”. Dergide Macahel’le ilgili, kişisel çıkar kaygısı gütmeyen, gerçekçi tespit ve önerileriyle tek elle tutulur yazı, Ali Dursun Kaya'ya ait “Macahel Muhtarları El Ele Verselerdi!...” başlıklı makaledir. Yazının önemli kısmı yerinde olmakla birlikte, Macahel Muhtarlarının niçin el ele ver(e)medikleri, büyük bir umutla ve güçle kurulan Camili Köyler Birliği’nin neden fonksiyonel hale gel(e)mediği yeterince sorgulanmamıştır. Bunun nedenleri araştırılıp çözülmeden de yaptığı önerilerin hayata geçmesi zordur. Küçükyayla’ya tünel yapımı Bakan düzeyinde gündemdeyken, Birlikçe kararlaştırılmış ve tüm Muhtarlarca altına imza atılmış tünel rotasına karşı acaba kimler, niçin alternatif dilekçeler vermiştir? Birliğe ve dolayısıyla yöreye gelir sağlamak amacıyla turizm rantından pay alınması kararı acaba kimleri rahatsız etmiş ve ne gibi engellemeler yapılmıştır? Yöreyi sınırlandırmaktan başka hiçbir katkısı olmayan GEF-II’ye karşı ortak karar alınmasına rağmen, kimler gidip hibe projelere kanarak aksi yönde davranmıştır? Kimler, hangi vaat ve yöntemlerle bazı köyleri Birlikten ayırmaya çabalamıştır? Bu ve benzeri soruların cevabını tartışmadan ve gerekli tavır alınmadan Birliğin başında kim olursa olsun, hangi proje sunulursa sunulsun başarı şansı bulunmamaktadır. Bugün senle birlikte karar alan, altına imza atan, ertesi gün dolduruşa gelip tam aksi yönde davranan kişilerle nasıl el ele verilir ve bir şeyler başarılabilir? Bunları kişisel rantının devamı için dolduruşa getirenlere, Macahel’in 70-80 yıllık sorunlarının çözüm fırsatını bu şekilde yok edenlere, yöreyi çeşitli adlarla sınırlama-yasaklama gayreti içinde olanlara hala sempati duyabiliyorsak, yakın bir gelecekte bize ait bir Macahel de kalmayacaktır.     

Vakıf Başkanı, verdiği röportajda, “Vakfa sahip çıkalım, bize güvenin, destek” olun diyor (http://www.macahelbizimdir.org/Yazilar.asp?goster=yazi&id=141). Halkımıza hakaret edenlere teşekkür eden bir vakfa niye sahip çıkalım, nasıl güvenelim, niye destek olalım? Macahel ve halkı lehine tavır almadıkça, yöre ve sorunları için olumlu bir proje geliştirmedikçe, mevcut hatalı ve hatta tehlikeli faaliyet ve anlayışlara prim vermeye devam ettikçe, özetle bu yönetim anlayışı değişmedikçe Macahel Vakfı’na destek verilmesi mümkün değildir. Zira verilen herhangi bir destek, yapılan yanlışlara ve bu yanlışların devamına onay vermeden başka bir anlam taşımamaktadır. Umarız ki ya en kısa sürede bu anlayış değişir ya da gelecek dönemlerde Vakfı bir kurum gibi ve Macahel’i ve Halkını dikkate alarak yönetecek kişiler öne çıkar.


Haberin kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org
Macahel Bizimdir İnisiyatifi