Camili Köyler Birliği Bağlamında Tarım Bakanlığı’na Öneriler

1. Genel Tespitler

1 a) Kimyada ışığı sağa kıran organik maddeler vardır. Bunların bir kısmı kimyasal özellikleri tamamen aynı olduğu halde ışığı sola kırarlar. Bir kısım organik maddeler ışığı kırmaz. Canlılar ışığı kıramayan maddeleri rahatlıkla kullandıkları halde, ışığı kıran maddelerden yalnız sağa kıranı kullanırlar. Sola kıranlar eğer DNA veya amino asitlerde kullanılırsa kanser gibi çok kötü sağlık sorunu ile karşılaşılır. Bu şekilde üretilen DNA’lara virüs etkisini yapmaya başlarlar. Ne var ki sanayi toplumu başlamadan önce bu bir tehlike yaratmıyordu. Çünkü organik molekülleri zaten canlılar üretiyordu. Onlar da bu molekülleri üretmiyordu. Olanlar da ilgili hücreler tarafından imha ediliyordu. Sanayi devriminde organik moleküller insanlar tarafından üretilmeye başlandı. Bunlar daha çok suni gübrelerde ve tarım ilaçlarında görüldü. Sola kıran moleküllerin sayısı sağa kıranlar kadar olmaya başladı. Bu da insan sağlığına etki etmeye başladı. Birçok vitaminleri zararlı hâle getirdi. Kanser gibi hastalıkların çoğalmasına sebep oldu. Bu amaçla bilhassa çocuklar ve hastalar için tabii gıda ile doğal besinlerin üretilmesi söz konusu oldu. Ama bu da yine istismar konusu hâline getirildi. Etikette doğal gıda hâline gelmiştir.

1 b) Bütün canlılarda DNA zincirleri vardır. Bu zincirler kromozomda yazılı olduğu halde o canlıda işletilmez durumdadır. Atla komutu verilmiştir. Dolayısıyla o DNA’lar o canlıda okunmaz. Oysa suni organik moleküller bunlardan bir kısmından bu komutu kaldırıp yeni habis virüsün ortaya çıkmasına sebep olabilir. Veya faal bulunan DNA’ları kapatabilir. Bu sebepledir ki suni organik maddelerin vücuda girmesi daima rizikolu olmaktadır. Yine bunlardan korunmuş besinler üretmek zorundayız.

1 c) Bunun kötü tarafı besin zinciri içinde bir canlı topluluğunda eğer suni organik madde girmişse artık oradan onu söküp atmak mümkün değildir. O canlı topluluğunu toptan imha etmedikçe temizlemek mümkün değildir. Besin zincirinde aynı seviyedeki canlıların birbirinin etlerini yememeleri de bu sakıncadan doğmaktadır. Böylece tür korunacaktır. Bir çift bile korunmuş bulsak ondan sağlam nesil üretebiliriz. Domuz etinin dinler tarafından yasaklanması bu sebeple olabilir.

1 d) Bu sebepledir ki canlıların tümünün kirlenmemesi için korunmuş alanlara ihtiyacımız vardır. Oraya dışarıdan organik madde getirilmemelidir. Başka yerlerde yetişen türler oraya sokulmamalıdır. Oraya suni tarım ilaçları gelmemelidir. Orada suni gübre kullanılmamalıdır. Oradaki hayvanlara yem dışarıdan getirilmemelidir. Böyle korunmuş alanlarımızı saklamazsak genetik kirlenme ile tüm yeryüzü diğer gezegenler gibi ölü hâle gelecektir. Ancak böyle korunmuş alanları bulundurursak zamanla kirlenmiş canlı topluluğu tamamen buralardan taşıyacağımız türlerle yenileriz. O zamana kadar belki bu sağ-sol molekülü ayırt edecek bir teknoloji buluruz. Yahut anorganik gübre ve ilaç üretimini yasaklar ve denetim altına alabiliriz.

2. Camili’ye İlişkin Tespitler

2 a) Benim doğduğum Artvin’in Borçka ilçesine bağlı altı köyden oluşmuş bir topluluk vardır. Buranın üç tarafı 2000 metreyi aşan dağlarla çevrilidir. Diğer tarafı da sanayileşmeden önce Sovyet hududu ile çevrilmiştir. 2000 den fazla nüfusu olan halk burasını terk ederek İstanbul ve Avrupa’ya gitmiştir. Hâlen oradaki evler duruyor. Halen 500 kadar insan yaşıyor. Yazın ise eski nüfusunu da geçiyor. Bu dağ ve Sovyet sınırı sebebiyle diğer kirlenmelerden ve genetik kirlenmeden uzak kalmıştır. Burada suni gübre kullanılmaz, burada ilaçlama yapılmaz, başka yörelerden canlı türleri getirilmez. Halk hemen hemen kendi ürettiklerini tüketirdi. Son zamanlarda yapılan yol, halkın sigortalanması, tarım desteği sebebiyle bu bozulmaya başlanmıştır. Ve şiddetli şekilde bu özelliği yok olmaktadır. Acil tedbir alınmalıdır. 

2 b) Fırat ve Dicle havzaları ilk insanın yaratıldığı, yaz ve kış meyve veren bir yerdir. İnsanlar yazın yukarılara çıkar, kışın Basra Körfezi’ne inerlerdi. Fırat’ın bir kolu olan Murat’ın doğduğu Palandöken dağlarının kuzeyinden Çoruh, batısından Aras çıkar. Yazın buralara gelenler vadileri ilerleyerek Batum’a ve Bakü’ye kadar ilerlediler. İlk avcılık uygarlığı da burada doğmaya başladı. Şimdi Camili bucağında toplayıcılık dönemi devam ediyor. Çünkü hâlâ ormanlarda birçok meyve vardır. Kestane, fındık, ceviz, kiraz, armut gibi pek çok aşısız ve kendiliğinden yetişen meyve ile doludur. Ondan sonra keçi, kuş ve balık gibi av hayvanları da avlanmaktadır. Sulama ziraatı yoktur, ama orman ziraatı vardır. Gübreleme tekniği büyük bir şekilde gelişmiştir. Kendi ihtiyaçları olan giyim ve araçları kendileri imal etmektedirler. Yani, on bin yılın deneyimleri ile burada son derece doğal ürünleri değerlendirme teknolojisi gelişmiştir. Sıcaklık sıfırın altına nadir olarak düşer. Ama kışın birkaç metre kar yağar. Hayvanlar ancak dört ay otlayabilmektedirler. Tarım dört ay içinde yapılmaktadır. Hayvanlarını kışın iki şekilde beslemektedirler. Biri, az miktarda otları kesmektedirler, ama çoğunlukla ağaçlardan yaprakları kesmektedirler. Onları kurutup kışın bu ot ve yapraklarını vermektedirler. Bunun yanında kara yemiş, mercan otu, lahana gibi kışın yapraklarını dökmeyen geniş yapraklı bitkilerden yararlanırlar. İki-üç metre karın altından kestikleri yeşil yaprakları bir-iki saatlik yoldan getirip yeşil olarak hayvanlara vermektedirler. Böylece hayatlarını kapalı ekonomi içinde geçirirlerdi. Babam; biz iğne yapamayız, ama onun dışında dışarıdan bir şey ithal etmezsek yaşarız demiştir. İkinci Cihan Savaşı’nda bunu kendim yaşadım. Bu teknoloji de kaybolmaktadır. Burada önemli olan husus, mesela bu otlardan yararlanırken hangisinin et, hangisinin süt, hangisinin dölleme ile ilgili yem olduğunu bilmektedirler. Kurutma ve saklama şekilleri vardır. Bunlar on binlerce yılın deneyimleri ile elde edilmiştir. Bunları kaybolmadan tespit etmek zorundayız.

2 c) İklimi mutedil yaz-kış dörtte üçü yağışlı geçen buralarda, binlerce çeşit bitkileri vardır. Kendine özgü arı, balık ve diğer hayvanları vardır. Bunlar daha sol organik maddeleri almamış; kokusuyla, sularıyla, besiniyle, havasıyla tam doğal olarak yaşama sahasını oluşturur. Askerliğe giden veya İstanbul ya da Avrupa’ya gidenler hastalanıp sararınca hava değişimi ile oraya gelir ve ilaçsız iyileşip dönerler. Orada bir-iki hafta kalırsanız kendinizde derhal değişikliği hissedersiniz. Şimdiye kadar yol olmadığı için buralar bozulmamış, tahrip edilmemiştir. Hava kirliliği gelmemiştir. Hemen korumaya almak zorundayız. Buraya motorlu araçlar da sokulmamalıdır. Halk bunun da teknolojisini geliştirmiştir. Hava hatları germiş ve elle çekerek veya aşağı kaydırarak yük taşımaktadır.

2 d) Buradaki en büyük sıkıntı, her gün yağış yağdığı için tarım yapılamamakta, otlar kurtulamamaktadır. Halk kestiği dalları ve yaprakları çürütmektedir. Oysa burası 40*40 kilometre olmak üzere 1600 kilometrekarelik bir yerdir. Biz sadece 1000 kilometrekareden yararlandığımızı kabul etsek, beş dönümden (5 dönüm = 5x10e-3 kilometrekare) bir ineklik yem alsak, toplam 1000*200 = 200 000 inek besleyebileceğiz demektir. Bir inek 20 kilo süt verse 4 bin ton süt sağabileceğiz demektir. Sütü 0.4 dolarla değerlendirsek, günde 1.6 milyon dolar ciromuz olacaktır. Bunun için acilen Yem Fabrikasını kurmamız gerekir. Halk yaprakları ağaçlardan toplayacak, otları biçecek, getirecek, bize kilo ile satacaktır. Biz onu en uygun bir şekilde yeme çevireceğiz. Ahırda beslenen süt inekleri veya et inekleri veya koyunları besleyen ağıllar yapacağız. Yem verip bunlardan süt alacağız. Sararmış yahut yem olmayan yaprakları da toz haline getirip hayvanların dışkıları ile karıştırıp doğal gübre yapmalıyız. Böylece tüm o yeşilliği doğal yapısına dokunmadan üretime çevirmeliyiz. Burayı o zaman koruma alanına koyarız, ora halkı da bunun bilincine çabuk ulaşır ve burasını korumuş oluruz.

3. Öneriler

3 a) Bu işi başarmak için orada bir araştırma merkezinin kurulması gerekir. Orada bir atölye kurulmalıdır. Gerekli araçlar orada denenerek, halkın bilgisinden de yararlanarak üretilmelidir. Bunun için beş milyon dolarlık bir sermaye yeterlidir. Mesela Yem Fabrikası dediğimizde bir kurutma fırını yapacağız. Bir tünele bir taraftan yüklü arabalar girecek karşı taraftan çıkacaktır. Aksi istikamette de sıcaklığı ve nemi ayarlı hava sevk edilecektir. Bizim için gerekli olan oradaki bu havayı ayarlayacak bir vantilatördür. Kalanı zaten oradaki imkânlarla ora halkı kendi teknikleriyle yapacaktır. Bu kredi şöyle verilecektir. Bugün bir kilo et canlı olarak beş milyon TL ise demek ki 5 milyon dolar için 1500 ton doğal et dönecektir. Doğal etin fiyatı en az iki katıdır. Biz aynı fiyatla sipariş alalım. İki sene sonra başlamak üzere beş sene içinde bu eti ödeyelim. Bugün oradan hiçbir vergi gelmemektedir. Bugün bura halkı bütün vergilerden 7 sene muaf olsun. KDV’yi bugün olduğu gibi buradan satın alan tüccar ödesin. İşletme KDV ödemesin. 

3 b) Ben elektrik yüksek mühendisiyim, Kızım ve damadım mimardır. Diğer kızım kimya yardımcı doçentidir. Oğlum makine profesörüdür. Bura halkından her meslekten yeter sayıda emekli vardır. Ben bunları maaşsız olarak bir yıl çalıştırabilirim. Buraya dışarıdan teknik eleman getirmezsiniz. Kimse gelmez. Gelseler bile o kadar pahalı olur ki hem bir iş yapmazlar, hem de beş milyon dolar onların maaşlarına yetmez. Biz Akevler’i İzmir’de böyle atıl gücü faaliyete geçirerek kurduk. Bir yerden bir kuruş kredi almadık. O zaman bu bilgilere de sahip değildik. Biz kendimize maaş olarak bir şey istemiyoruz. Kredi orada kurulan Köyler Birliğine verilecektir. Bakanlığın denetim elemanları her türlü bilgiyi alırlar ama işimize müdahale edemezler. Biz sözleşmeye riayet etmezsek yargı çözer. Yargı da hakemlerle çözer. Camili emeklilerinde bulunan bu güç ancak birkaç yıl için geçerlidir. Sonra orada doğup büyüyenler ölünce orada bu imkânı kullanmak da mümkün olmaz. Ben iki sene oraya gidip bunu kurmaya hazırım. 22 senedir ancak bu sene gidebildim. O kadar meşgulüm. Ama bunu yapmaya hazırım.

3 c) Burada bir işe başlamak için önce proje yapılmayacaktır. Çünkü proje bilinenlerin uygulamasında yapılabilir. Yeni yapılacak ise ilmî araştırmalar şeklinde yapılacaktır. İlmî araştırmanın projesi olmaz. Bulunduğu yerde karşılaştığı sorunu çöze çöze gidilecektir. Dolayısıyla bunun için hemen Birlik ile bir protokol yapılacaktır. Borçka’da Ziraat Bankası’nda Birlik adına bir hesap açılacaktır. Birlik beş milyon kadar harcama yetkisi olacaktır. Tarım Bakanlığı tam yetkili elemanlar atayacaktır. Bu bir, iki veya üç kişi olabilir. Bunların maaşlarını Tarım Bakanlığı ödeyecektir. Bunun bedeli et fiyatı içindedir. Birlik elemanları ile Tarım Bakanlığı elemanları anlaşıp parça parça proje üretecekler, ona birlikte bir tahsis yapacaklardır. Karşılıklı imzalandıktan sonra uygulamayı birlik elemanları yapacaktır. Yapılan protokol Bakanlığa gönderilecektir. Bakanlık hata yapıldığına kanaat getirirse hakemler nezdinde yargıya gidebilecektir. Yargı kararlarına uyulur. Proje yaparken Bakanlar elemanları ile Birlik elemanları düşerlerse hakemlere giderler ve kararlara uyarlar.

3 d) Devletin yetkilileri her türlü kamu denetimini yapabilirler. Ancak müdahale edemezler. Bakanlıkların izniyle hakemler nezdinde yargıya gidebilirler. Yargı kararlarına uyulur.

3 e) Birlik içinde birlikle bakanlıklar arasında çıkacak her türlü ihtilaflar hakemler aracılığıyla çözülür. Borçka ilçesinde oturup yüksek tahsil yapmış olanlardan on kimseyi Bakanlık, on kimseyi de Birlik baştan atar. Bunlardan her iki taraftan birer birleşerek üçüncü olarak on hakem atarlar. Çıkacak ihtilafların çözülmesi için taraflar bunlardan birer hakem seçerler. Tarafların seçtiği hakemler yine bu hakemlerden birini başhakem seçerler. Bunların verdiği kararlar temyiz edilebilir. Karar temyizin onayından sonra kesinleşir. Bozulursa yeni hakemler oluşturulur. Kararların uygulanması temyiz kararını beklemez.

PROTOKOL ÖNERİSİ

Madde 1- (Camili) Borçka’da kurulmuş bulunan Camili Köyler Birliği ile Tarım Bakanlığı arasında iki yıl ödemesiz, beş yıl ödemeli (toplam yedi yıl) olmak üzere tarım kredi anlaşması yapılmıştır. Bakanlık Ziraat Bankası aracılığı ile iki sene içinde 500 kilo altın değerinde Türk Lirası kredi verecektir. Birlik bunu iki sene içerisinde yatırıma çevirip işletmeye alacaktır. Buna karşılık Birlik her gram altın değeri için 3 kilogram canlı inek eti verecektir. İki sene sonra başlayacak ve beş sene içinde ödenmiş olacaktır. 500 kilodan fazlasını kullanamaz, iki sene içinde kullanamadığı miktarı sonra kullanamaz. Tüm borç eşit taksitle beş yıl içinde ödenecektir.

Madde 2- Borçka ilçesinde orta ve yüksek öğrenimini görmüş on kişiyi Bakanlık, on kişiyi Birlik atayacaktır. Bakanlık hakemlerden bir ile Birlik hakemlerden bir anlaşmak şartıyla üçüncü bir hakemi de atayacaktır. 3 kişilik hakemlik heyeti oluşacaktır. Bunlar hakemlik sözleşmelerini kendileri yapacaklardır. Bunlar niza çıkıp hakemlik yapınca ücret alırlar. Bunun dışında ücret almazlar. Hakemlik ücretlerinin tarifesini Birlik yapar ve Birlik öder. Hakemlerden birini bir taraf, diğerini diğer taraf seçer. Hakemler başhakemi seçerler. Hakemlerin kararları temyiz edilebilir. Tasdik edince kesinleşir. Bozulursa yeni hakemler seçilirler. Eskiler hakemlik yapmazlar. Uygulama temyizin tasdikini beklemez.

Madde 3- Kredinin kullanılabilmesi için Birlik kısmı projeler yapar. Bakanlığın atadığı Borçka ilçesinde oturan üç yetkili bu projelerden ödediklerine yetecek kısmın kredisi açılmış olur. Uygulama Birlikçe yapılır. Bakanlık görevlileri uygulamaya müdahale edemezler. Proje Bakanlık elemanlarınca onaylanınca hemen uygulamaya başlanır. Proje bakanlığa gönderilir. Bakanlık eksik ve yanlış bulursa hakemlere giderek yargı yoluyla iptal ettirebilir ve zararları Birliğe ödetir. Bakanlık görevlileri Birlik yetkililerinin projelerini onaylamazsa Birlik yetkilileri hakemlere gidebilirler.

Madde 4- Birlik proje uygulamasını yaparken, proje üretirken Bucak içindeki her türlü imkânlardan yararlanma yetkisine sahiptir. Bu yetkiler mevzuata göre kullanılır. Kamu görevlileri her zaman gözetleme yaparak, gerekli bilgileri alarak mevzuata aykırı uygulamaları tespit edebilirler. Bakanlık onayı aldıktan sonra hakemlere gidebilirler. Bunun dışında Birlik uygulamalarına asla müdahale edemezler.

Madde 5- Birlik yedi sene içinde tüm vergilerden muaftır. İhraç ettiği malların KDV’sini ödemez. Satın alan tüccar sattığı zaman öder. İthal edilen malların KDV’si ödenir. Birlik kooperatifler kurarak oradaki halkı Birlikte üretici olarak çalıştırır. Çalışanlar yılsonunda kazançları nispetinde kooperatifçe sigorta edilirler. Kooperatif ortaklarını ortak üretimde çalıştırdığı için onları çalıştıkları günler için sigortalamak zorunda değildir.

Madde 6- Bu protokol Bakanlık yetkilileri ile Birlik yetkilileri arasında yapılıp Bakanın onayına sunulmuştur.

İstanbul, 08 Ekim 2004.

Öneren: Yük. Müh. Süleyman KARAGÜLLE

Telefon: (0232) 231 43 31

İlave not: Ben, benim ata bucağım olan Artvin’in Borçka İlçesi Camili Bucağına Tarım Bakanlığı’ndan beş milyon dolar kredi alıp örnek sanayi tarımı bucağı oluşturacaktım. Batum’dan gelecek işçilerle burayı takviye edecektim. Gaflet ve dalâlet içinde olan, kim bilir belki de ihanet içinde olanlar âlet oldular ve sömürü sermayesi elini oraya kadar uzattı, halkı tehdit etti ve halkım ‘biz istiyoruz’ diye raporlara muhtarları ile birlikte imza koydular! Bu satırların yazarlarından biri Borçkalı, diğeri Bosnalı ve Kosovalı; işte görüyorsunuz onların memleketleri ne haldedir? Artvin Borçka’daki baskı ve zalimliği bildiğim için bu projemden vazgeçtim. Ama İstanbul’da yaşayanlar bu cesareti göstermeli, bu kooperatifleri burada kurmalıyız.

İstanbul, 27 Ocak 2007

Yük. Müh. Süleyman KARAGÜLLE


Haberin kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org
Macahel Bizimdir İnisiyatifi