Bacasız Sanayi (Turizm) ve İlimiz ile Camili Bölgesi Gerçekleri

BACALARINI GÖĞE DAYAYAN SANAYİLEŞMİŞ ÜLKELER, ÜLKEMİZE VE İLİMİZE NEDEN BACASIZ SANAYİYİ ÇIKIŞ YOLU OLARAK GÖSTERMEKTEDİRLER?

Türkiyemizi, Milletimizi düşündükleri için mi acaba?

Bu ana çerçeveden de anlaşılacağı gibi, yaşadıklarımızı, gördüklerimizi ve çifte standartlar altında saptırılmış faydasız eleştirilerin halkımıza hayalden öte bir şey kazandırmayacağını, bununla ilgili yaşadığımız bazı gerçekleri paylaşmak istiyorum.

2006 yılı yaz sonunda Camili ziyaretinde bulunan Sayın Valimiz, “tesadüfi, geçici turist istemiyoruz” deyip, turistlere espri yapmıştı. Bu espri üzerine, “vay efendim Vali turizme karşı” gibi tantana edenler olmuş, durum bir tartışma konusu haline gelmiştir. Halbuki aynı gün Sayın Valimiz, Camili Bölgemiz için hayati önem taşıyan, çok daha öncelikli ve güzel haberleri müjdelemişti. Ancak turistlere hitaben yaptığı espri, sanki Camili Bölge insanının büyük bölümü turizmden geçiniyormuş, Camili’nin kurtuluşu turizmmiş de engelleniyormuş gibi, daha önemli konular olan ve Camili’nin kışlık ulaşımını biraz daha rahatlatıcı, Camili insanının psikolojisini düzeltici Camili-Muratlı Sınır Kapısı geçişine dair müjdeli haberlerin önüne geçmişti. Tabi bu olayı, bundan mevsimlik çıkar sağlayan şirketler gündeme taşımıştı. Ancak halkımız ve bizler olayı gülünç buluyoruz. Bugün olduğu gibi o zaman da Sayın Valimizin, halkımızı ilgilendiren konularda verdiği güzel haberlerin sonucuna bakıyorduk.

Yakın zamanlarda yine Sayın Valimizin turizmle ilgili bir açıklamasından, turizme karşı olduğunu söylememiş olmasına rağmen, bazı çevreler “vay efendim turizm bacasız fabrika, buna da Artvin ili aday, ama Artvin Valisi buna karşı” gibi eleştiriler görülmüştür. Bize 1994 yılından itibaren kendilerini doğacı lanse eden çevreler, yöre mimarisini bozmayın, doğayı koruyun derlerken, bölgemizde kendileri lüks villalar inşa etmiş, yörede hiç olmayan bir yapılaşmayı başlatmışlardır. Tabiatı bozulmamış yerleri kapma, kapatma çabasında olup, gerçek yatırımcı ve araştırmacılarla müzakerelerimizden rahatsız olanlar, Camili Bölgesindeki bozulmamış tabiatın mimarı olan yöre insanlarına, “ciğeri beş para etmez insancık, adam müsveddeleri” gibi yakıştırmalarda bulunup, karşılarına çıkanlara da “yüzünü, burnunu sürteriz” gibi ukalalıklarda bulundukları tarafımızca müşahede edilmiştir.

Siz kendinize ve değerlerinize sahip çıkmadan “turist her şeydir” derseniz, gerçekten değerlerinizi yitirmiş, birilerinin boyunduruğu altına girmiş olursunuz. Önemli olan turistten önce kendimize yönelik bir şeyler yapmamızdır, tabi kimseye muhtaç, mahkum olmadan… Zannediyorum Sayın Valimiz bu noktayı hemen gördüğü için bizleri uyarmaktadır. Kendilerine teşekkür ediyoruz.

Turizm için bacasız fabrika denir, birçok yer milli park, tabiatı koruma alanı diyerek kullanıma kapatılır. Topraklarımızda değerli maden bulunur, zehirli vs. diyerek işlenmesi engellenir. Allah aşkına bunlar kimin için söylenir, gelişmeyi, sanayileşmeyi bizler de hak etmiyor muyuz? Bunları bize söyleyenler hangi durumdadır? Bacaları yere sığmayıp ay yolculuğu yapanlar, yer yüzünde kutuplarda dahi baca dikmeyi düşünenler, kalkıp bize niçin doğadan, bacasız sanayiden bahsediyorlar? Turizm tüm sorunlarımızı çözüp, bizi kurtaracak mı? Birazcık düşünmemiz gerekmez mi? Turist her şeydir diyorlar. Bu nasıl bir hesaptır, turizm her şey olabilir mi? Eğer öyle ise ekonomik olarak geri kalmış güneydoğuda niçin başka şeyler de yapılıyor? Bence turizm tek kalkınma kaynağı, her şey değildir. Turistin gittiği yer ve o yerin insanları turistten daha değerlidir veya en az turist kadar değerlidir.

Biz kendi değerlerimizi tanımadan bizi kimse tanımayacaktır. Ayrıca turisti düşünüp, kendi değerlerimizi kendimize yasaklamanın anlamı yoktur. Sanayileşmiş ülkeler, bizim gibi gelişmekte olan ülkelere hep turist bacasız fabrika, doğayı koruyun derler, milli park, bilmem ne alanı ilan ederler. Peki niçin bize sanayileşmeyi tavsiye etmezler? Bu milli park, koruma alanı vs. ile topraklarımızı kendi insanlarımıza yasaklıyoruz, peki kime saklıyoruz? İnsanımızın kullanamadığı, yararlanamadığı bir doğanın kime, ne faydası bekleniyor diye düşünmek gerekmiyor mu?

Kalkınmada her şey turizme dayandırılamaz. Çünkü bize turizm bacasız fabrikadır fikrini enjekte edenler, İlimiz ve Ülkemiz üzerindeki hesaplarını çok önce yapmışlardır. Sanki bizi düşünüyorlarmış gibi ağzımıza bal çalıp, maden şehrimizi ve benzer zenginliklerimizi kamufle ediyorlar.

Allah aşkına Karadeniz Bölgemizde, hele hele Camili’de doğa koruma ihtiyacı söz konusu olur mu? Bu bölgede doğanın korunmasını ileri sürenler, ya bu bölgeden, ikliminden, yaşayış biçiminden habersizler ya da çok kurnazlar… Çünkü bu bölgelerde doğa bozulmuyor, gerilemiyor, aksine gözle görülür bir şekilde doğa gelişiyor, bitki örtüsü yaşam alanlarını örtüyor. Çünkü ata yadigârı kültürümüzün koruma, kullanma ve sahiplenme sistemi sayesinde hiçbir zaman ormanlarımız ve doğamız zarar görmemiştir ve zarar görmesi de söz konusu değildir. Bu kültürün de doğa sevdalılarına örnek olmasını dileriz.

Çifte standartları fark etmeliyiz. 10 yılı aşkındır Camili tartışılıyor. Camili Bölgesinin ender korunmuş yerlerden biri olduğu açıkça söyleniyor. İşte Camili hangi sistemle korunmuşsa o sistemin örnek hale getirilmesi ve kabul edilmesi gerekir. Oysa bu sisteme sahip çıkılmıyor. Bu yönüyle hep gündemde olan, bozulmamış doğaya sahip olduğu kabul edilen Camili Bölgesi muhtarları, yapay doğa örneklerini göstermek için Avrupa ülkelerine götürülmek isteniyor. Nitekim bazı arkadaşlarımız bu davete iştirak etmişlerdir. Halbuki gezdirilen bu tür yapay sistemlerin, Camili’deki insanlarımızın çilekeş yaşamlarına sağlayacağı hiçbir katkı yoktur! Olsa olsa bahsettiğim çifte standardın teyidi söz konusudur. Madem ki doğayı inceliyoruz, doğa koruma sistemlerini araştırıyoruz, yapay doğacıların, gerçek doğayı ve koruma sistemini incelemeleri için oradan ziyaretçi kabul etmek daha doğru değil midir?

Bölgemizin gelişmesinde hiç bir faydası görülmeyen, çevremizi kirletmekten öteye gitmeyen, halkımıza gelir olarak hiç bir şey bırakmayıp, boş boş gezen turistin kime ne fayda sağladığını merak etmekteyim. Herkesin bu gerçekleri dikkate alarak, doğru hesaplamalar yapmasını diliyor, saygılar sunuyorum.

* Hasan ŞİMŞEK-Maral Köyü Muhtarı (MBİ. Onur Üyesi).


Haberin kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org
Macahel Bizimdir İnisiyatifi