“Macahel” Korosu Üzerine Bir Analiz...

Bu yazımda, yöremizin değerli bazı insanlarının (yaşları itibariyle büyüklerimizin), koro adı altında, bir kısım kişi ve kurumlar tarafından bir araya getirilmesi ve sonrasında birtakım faaliyetlerin gerçekleştirilmesi üzerinde duracağım. Bu konuda çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde, değişik haber ve yorumlar yer aldı. Temelde bu yazılardaki verilere dayanarak, ancak kişisel gözlem ve değerlendirmelerimi de ifade ederek bazı saptamalarda bulunmaya çalışacağım.

Öncelikle, koro organizasyonunun oluşumundan bahsetmekte yarar vardır. Bir defa söz konusu topluluğun, yöre dışı kişi ve grupların öncülüğünde oluşturulduğunun ifade edildiğine dikkat çekmek gerekir 1 .  Bunun yanında, bu oluşuma, yine yöre dışı kişi ve kurumlar ağırlıklı olmak üzere destek olunduğu görülmektedir 2 . Bu tespitlere göre, koronun, yörenin kendi insiyatifi ile oluşturulmadığı, dolayısıyla bu anlamda yöreye atfedilebilir geleneksel bir yönünün bulunmadığı sonucunu çıkarsamak mümkündür.

İkinci olarak vurgulanması gereken husus ise, koroda söylenen şarkıların, bu konuda yazılıp, çizilenlerin aksine, yörede, halkın geneli bazında bilinen ve devamlı olarak söylenen, yaygın şarkılar olmadığıdır 3. Öyle ki, şarkı sözleri dinlendiğinde, yöreli insanlar tarafından dahi anlaşılması güç bir özellik taşımaktadır. Dolayısıyla, bunların, günümüz Macahel halkı geleneğinde, yansıtıldığı şekliyle önemli bir geleneksel değerleri bulunmamakta, belki çok eski bir tarihsel nostalji sıfatı taşımaktadır.

Bir başka ve önemli olan husus ise, yöre dışı girişimlerle oluşturulan bu koronun, yine aynı kişi ve gruplarca organize edilen birtakım faaliyetlere yöneltilmesi, sonrasında da bu faaliyetlerin yanlış ve maksatlı olarak sunulması ve kullanılmasıdır. İşte asıl eleştiri konusu olan ve yöre dışından oluşturulsa da yöreli insanlarımızın yer alması hasebiyle yine de rahatsızlık meydana getiren hususlar bunlardır. Öyle ki bu faaliyet ve bunların sunumları, koronun oluşum amacını  ve hatta müzikal ritim ve değerlerin kendisini sorgulama sonucuna götürmüş, haklı birtakım şüphe ve kaygılar oluşturmuştur.

Bu kişilerce gerçekleştirilen organizasyonların en önemlisi, koronun 2002 yılında (oluşturulmasından kısa bir süre sonra), yurt dışında (Gürcistan-Tiflis’te) gerçekleştirilen ve gürcü korolarının katıldığı çok sesli şarkılar sempozyumuna götürülmeleridir 4 . Bu noktaya kadar önemli bir olağan dışılık bulunmamaktadır. Ancak sempozyumda sunulan konser dışında, orada bulunulan süre zarfındaki bir kısım eylemler ve faaliyet sonrası haber ve yorumlar gerçekten de düşündürücüdür. Orda bulunulduğu sırada, asıl faaliyet ve orada bulunma sebebi, oraya gidiş için alınan iznin kapsamı olan konserden başka gerçekleştirilen bir kısım gezi ve ziyaretlerin bazıları dikkat çekicidir. Koroyu teşkil eden yöre insanımıza, Tiflis’teki kilise ve manastırlar gezdirilmiş, önlerinde fotoğraflar çektirilmiş ve sempozyumla ilgili haber ve yorumların hemen hepsinde her nedense bu fotoğraflar kullanılmıştır 5 . Bu bir kültür gezisi olmadığına göre, konserle alakası olmayan bu resimlerin (özellikle de kilise önü resimlerinin ve bunların alt yazıda özellikle ifade edilmesinin) kullanılmasına normal bir mana vermek güçtür. Kaldı ki, böyle bir gezide, koro üyeleri yöremiz insanına, kilise dışında, heykel vb. diğer yapıların yanı sıra, uzun yıllar Osmanlı yönetimi altında bulunmuş bir coğrafya olarak orada bulunan ve dinsel, tarihsel ve ülkesel anlamda daha yakın olduğu cami vb. tarihsel değerlerin gezdirilmemesi ve burada çekilecek fotoğrafların yayınlanmamış olması da ayrı bir konudur.

Yurt dışında bulunulduğu süre içerisinde, yine konser dışındaki bir faaliyet dikkat çekicidir. Koronun da içinde bulunduğu heyetin, bir kısım kişilerin yanı sıra, Patrik II. İlia ile “önemli görüşmeler ve ziyaretlerde bulunduğu” ifade edilmiştir 6 . Bu faaliyet, dinler arası diyalog organizasyonu olmadığına göre, farklı bir din lideri ile Müslüman olduklarında kuşku olmayan koro üyesi insanlarımızın “görüştürülme” amacı belirsizdir, ilgisizdir. Tıpkı konserle ilgili haber-yorumlarda kilise resimlerinin kullanılmasında olduğu gibi.

Ancak yukarıda işaret ettiğimiz gariplikler, konser sonrası yayınlanan bir yazıdaki tespitlere bakıldığında bir anlam kazanmaktadır. “Dünya Macahel’i Ayakta Alkışladı” başlıklı yazıdaki 7  bazı ifadeler bu noktada önemlidir. “Çoksesli Vokal Müziğin Türkiye’de İşi Ne!” alt başlığı altında, koronun çoksesli yapısının ve icra ettiği müzikal parçalarının, bu ülkede hayretle karşılandığı, zira bunlarda, söz konusu ülkeye ait olduğu belirtilen çoksesli müzik kültürünün izlerinin yer aldığı ve bu ülkede bile yok olan bazı şarkıların koronun repertuvarında bulunduğu belirtilmiştir. Çoksesliliğe ilişkin bu vurgunun ve buna ilişkin hayretin nedeni, sonraki paragrafta ortaya çıkmaktadır.  “Çoksesli Gürcü Şarkıları” alt başlıklı paragrafta şu ifadeler yer almaktadır: “Gürcü kültürünün en önemli ögelerinden birini, hatta temelini oluşturuyor çoksesli vokal müziği. Gürcü çoksesli vokal müziği, genellikle modern Batı müziğiyle melodik yapılarındaki benzerlikler nedeniyle karşılaştırılır. Ancak bu müziğin tarihi 4. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Düğünlerde olduğu kadar kilise korolarında da varolan bu müzik Gürcü halk müziğinin şaşırtıcı komplikeliğine rağmen kendisidir. Yukarıda bahsedilen özelliklere sahip olan Macahel Çoksesli Korosu’nun repertuvarındaki şarkılar da çiftçilerin tarlalarda söyledikleri çoksesli vokal partisyonları ile çeşitli eğlence-kutlama şarkılarından oluşmaktadır”.

Yukarıya aldığım paragraftaki tespitler ile daha önce değindiğim kilise önü resimler ve bu din lideriyle görüştürmeler vs. birlikte yorumlandığında, bu koroya (daha doğrusu şarkılara) birilerince gösterilen ilginin, yapılan haber-yorumların, kullanılan resimlerin anlamı ortaya çıkmaktadır. Yörede tespit edilen şarkılarda, ilgili ülkede dahi kaybolan müzikal değerlerin örnekleri bulunmuştur ki bu müzikal değerlerin, çoksesli kilise korolarına ilişkin değerler olduğu açıkça bu kişilerce, yukarıya alınan paragrafta ifade edilmektedir. Hatta, düğünlerde olduğu kadar kilise korolarında da varolan bu müzik, halk müziğinin “kendisi” olarak vurgulanmaktadır. Daha önemlisi, Macahel Korosu’nun, bütün bu “özelliklere sahip” olduğu (koro bu kişilerce oluşturulduğuna göre, doğrusu “özelliklere sahip kılındığı” olmalı) söylenmekte ve bir paralellik kurulmaktadır. Daha önce değindiğimiz resimlerin de bu paralelliğin bir tezahürü olup olmadığı akla gelmektedir.

Yöremizde, eski döneme ait birtakım şarkı örneklerinin bulunmuş olmasını garipsiyor, eleştiriyor değiliz. Elbette ki bir kültürden diğer kültüre geçişte, eski kültüre ait örnekler, yeni kültüre aykırı olmadıkça korunabilir, kullanılabilir. Ama eleştirilecek olan nokta, bunun değişik bir şekilde, farklı amaçlarla kullanılması, suistimal edilmesidir. Koruyorum derken, eski kültüre benzeştirme, özenti yaratma sonucuna yol açmadır. Evet bu şarkılar, nadir de olsa yörede söyleniyor olabilir. Ama yörede bulunmayan şey, bunun birilerince, “yukarıdaki özelliklere sahip” denilerek benzerlik kurulan bir koro şeklinde söylenişidir. Yörede böyle bir gelenek bulunmamaktadır. Bizzat dinlediğim koroda, profesyonelce tutturulmaya ve benzetilmeye çalışılan ritmin, bizim yaşlılarımızın kendi ritmi olmadığı çok açıktır! Şarkılar belki bizimdir, ancak bu ritim, organizasyon bizim değildir, olamaz da...

Yeri gelmişken son yıllarda yöremize yönelik olarak ortaya çıkan, tırnak içinde “koruma” furyasına değinerek yazımı bitiriyorum. Yöreliler olarak, gerek doğamızı gerekse kültürümüzü başarılı bir şekilde koruduğumuz aşikar. Ama birileri, hem doğamıza hem de kültürümüze, “koruma” kelimesiyle el atmak istiyor. Bizler, temelde koroya, şarkıların söylenmesine karşı değiliz, sadece bu önemli kültür birikiminin başka amaçlara alet edilmesine karşıyız. Tıpkı yöremiz doğasının korunmasına karşı olmadığımız, yöremiz doğası üzerinden rant elde edilmesine, kirletilmesine karşı olduğumuz gibi... Hepsi ve bütün derdimiz bu!


1 Bu husus şu ifadelerle ortaya konmaktadır: “...En sonunda, 2001’de, mesleki bir görev için gittiğim vadinin Türkiye tarafında yaptığımız araştırmalar sonucunda, Düzenli, Efeler, Maral ve Camili köylerinde yaşayan yirmiye yakın yaşlı saptadık. Bunlardan ancak on üç kişiyi bir araya getirerek, görüntü ve ses kaydı yaptık. Beklediğim düş gerçekleşmişti, otuz yılı aşkın süreden sonra ....”, bakınız, İberya Özkan, “Maçahel’de Geleneksel Şarkılar”, Çveneburi Dergisi, Sayı:48, 2003, sayfa 24. Adı geçen şahıs, yazısının sonunda kendisini topluluğun yönetmeni olarak ifade etmekte, mesleğini mimar olarak belirtmektedir. Yazısında söz ettiği mesleki görev, muhtemelen Tema Vakfı’nın, yörede ve çeşitli yazı ve röportajlarda tepkiyle karşılanan betonarme otelinin yapımıdır. Ancak betonarme otelin yanında, belki de temel amaç olarak (otuz yıllık düş dendiğine göre) bu organizasyona odaklanıldığı anlaşılmaktadır.
2 Topluluğun keşfedilmesinde ve bugünlere gelmesinde anlamlı desteklerini esirgemeyen başta A. Nihat Gökyiğit’e olmak üzere İsmet Acar’a, Nurettin Çarmıklı’ya, Mevlüt Artvinli’ye, Bayar Şahin’e, Hüseyin Paker’e, Osman Öztek’e, Fehmi Avcı’ya, Camili (Macahel) Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği’ne, Akademi Prodüksüyon’a teşekkür ediyor...”, bakınız İberya Özkan’nın daha önce değindiğim yazısı.
3 Şarkıların, sınırlı sayıdaki bazı yaşlı insanlarımızın repertuvarında veya eski tarihli birtakım teyp kasetlerinde kalmış olması bunun göstergesidir.
4 Organizasyonun, Türk-Gürcü Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Nihat Gökyiğit, başkan vekili İsmet Acar, kurucu üye Nurettin Çarmıklı finansörlüğü ve genel müdürü Mevlüt Artvinli başkanlığında, İberya Özkan, Bayar Şahin, Hayrettin Yavuz, Yüksel Özbaş, Gökçen Utru Demir, Osman Özket, İbrahim Gümüş, Ömer Özçelik ve koroyu oluşturan insanlarımızdan oluşan bir heyetle gerçekleştirildiği ifade edilmiştir. Bakınız, Mevlüt Artvinli, “Macahel Çoksesli Halk Korosu Dünyaya Açıldı”, Çveneburi Dergisi, Sayı:46, 2002, sayfa 40.
5 Örneğin, daha önce değindiğimiz ve Çveneburi isimli dergide yayınlanan “Macahel’de Geleneksel Şarkılar” yazısında, “Macahel, Tiflis Radyosu Canlı Yayınında” ve “Macahel Tiflis Cvari Manastırında” alt yazılı iki adet resim kullanılmıştır. Manastır önünde çekilen resmin, yazının içeriğini oluşturan koro ve bunun konseriyle bir ilgisinin bulunmadığı açıktır. Keza aynı derginin, bir başka sayısında yayınlanan “Dünya Macahel’i Ayakta Alkışladı” başlıklı yazıya konulan iki resimden biri bu nitelikte ilgisiz bir resimdir. Bütün bu yazılarda asıl organizasyon olan konser faaliyetiyle ilgili resimler, nedense yer almamıştır.
6 Heyet, ayrıca Gürcistan Kültür Bakan Yardımcısı, Turizm Departmanı Başkanı Vaja Subladze, Turizm özel sektör temsilcileri, Gürcistan milli kütüphane müdürü Levan Berdzenişvili, Tiflis Üniversitesi Rektörü Prof. Guram Çikovani, Doğu Bilimleri Enstitüsü Başkanı Prof. Lia Çlaidze, Türk Dili Bölüm Başkanı Prof. Tsitsana Abuladze ve diğer öğretim üyeleriyle, Başbakan Yardımcısı Tedo İsakadze ve Patrik II. İlia ile önemli görüşmeler ve ziyaretlerde bulundu”, Mevlüt Artvinli’nin daha önce değindiğim yazısı.
7 Bakınız, Çveneburi isimli dergi, Sayı:48, 2002, sayfa 38-39.


Haberin kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org
Macahel Bizimdir İnisiyatifi