Macahel Anıları 1-Eğitim ve Öğretimle İlk Merhabamız

Aynı zamanda köyümüzün imamlığını da yapan değerli bilim ve din adamı Rahmetli Süleyman Karagülle hocamız, mahallemiz Coyette ikamet etmekteydi. Kendileri 1930lu yılların sonlarına doğru, o zamana kadar bölgede hiçbir kimse tarafından yapılmamış ve tamamen yeni olan bir uygulamayı başlatmıştı. Sahibi bulunduğu iki evden büyüğünün geniş odalarından birini, uygulamak üzere plan ve programını yaptığı özel eğitim ve öğretim hizmetine tahsis ederek işe koyulmuştu.

Köylerin tamamında henüz devlet okulları açılmamıştı. Macahel bölgesinde de sadece Nahiye Merkezi konumundaki Camili köyünde, tek bir ilkokul vardı ve o da diğer köylere kilometrelerce uzaktı. Cumhuriyet öncesinden kalma ‘Mahalle Medreseleri’ adı verilen okullar da, devletçe öngörülen nedenlerle çıkarılmış olan, ‘Tevhidi Tedrisat Yasası’ ile yasaklanarak kapatılmıştı.

Tamamen başıboş ve okuma olanaklarından da yoksun kalan çocukları, bu durumdan kurtarmak için Süleyman hoca, fahri öğretmenlik görevine soyunmuştu. Başlatılan hizmete, ‘Özel Kurs’ adını vermek kanımca doğrudur. Ve bundan sonra da yazı boyunca kısaca ‘Kurs’ ismiyle anılacaktır.

Değerli Hocamızın kararlaştırıp uygulamasına başladığı işlevler yasa dışı idi ve kesinlikle yasaktı. Ne var ki vereceği hizmetin yararlarına yürekten inandığı için sonuçlarına katlanmayı göze alarak cesaretle işe koyulmuştu. Korunma tedbiri olarak da mahallenin yakınında bulunan ve bütün yaklaşım yollarını görebilen yere bir gözcü yerleştirilmişti. Gözcü, resmi kıyafetli jandarma ya da asker kişilerden her hangi birinin mahallemize yaklaştığını görünce, derhal haber veriyor ve biz öğrenciler de, daha önce programlanmış ve uygulamaları yapılmış yöntemle sırra kadem basıyorduk.

Evinin bir odasında başladığı öğretmenlik hizmetinin uygulama biçimini anlatmadan önce, odanın okumaya elverişli hale getirilmesi için nelerin nasıl yapıldığını anlatmakta yarar vardır:

Oda içerisinde kurulu bir adet odun sobası dışında, eğitim ve öğretime yararı dokunacak tek bir nesne yoktu. Hocanın talimatıyla kursa öğrenci veren aileler tarafından, yaklaşık3-4 metre boyunda alt ve üstü düz olarak yontulmuş, çam ağacından kalaslar getirildi. Bu kalasların her iki baş ve ortalarına, çocukların otuma yüksekliklerine uygun, 20cm çapında iki tarafı düz kesilmiş silindir takozlar konulup, demirden çivi bulunmadığı için tahta çivilerle çakıldı. Böylece oluşturulan banklar yeter sayıda hazırlanıp arka arkaya odaya yerleştirildi. Artık oda ve öğrenciler kurs için hazırdı. Bu Kurs salonunda, hocanın elindeki sopa dışında başkaca bir araç ve gereç yoktu. Banklara boylarımız göz önünde tutularak yerleştirildik.

Isınmayı sağlayacak sobaya uygun odunları, her gün kursiyerlerden her biri birer- ikişer tane kursa gelirken evlerinden getiriyorlardı. Kış şartlarının ağılaştığı dönemlerde ise veliler, birlikte uyguladıkları imece yöntemiyle hazırlayıp stokluyorlardı. Kurs dershanesinin fiziki yapısını bu şekilde özetledikten sonra sıra, eğitim ve öğretimle ilgili bölümüne gelmiştir.

Yaş farkı gözetilmeksizin kız-erkek bütün çocuklar kursa katılabiliyordu. Kurs’un gündüz bölümüne katılan çocuklara, nazarı ve uygulamalı namaz kılmakla ilgili ve o bağlamda her türlü dini bilgiler öğretiliyordu.

Kursun, küçük evin bir odasında sürdürülen ve çok az sayıda öğrencisi olan,  bir de gece bölümü vardı. O bölüme mahallemizin ve dileyen yakın mahallelerin çocukları devam edebiliyorlardı. Gece bölümünde önce Arap alfabesi ve devamında da Kur’an okuma dersleri veriliyordu. Ben de küçük yaşıma rağmen kursun her iki bölümünün devamlı öğrencisiydim. Altı yaşımda Kur’an okumayı öğrendim ve ilk beş ay içerisinde de ilk hatmimi indirmiş oldum.

Öğrencilerden hiçbirimizde, kalem-kâğıt dâhil okulla ilgili her hangi bir araç-gereç yoktu. Sadece hocamızda, ucuna açılan çentiğe bağlı iple boynuna astığı, mor renkte yazı yazan sabit bir kalem vardı. Amcam Rahmetli Hasan Tekin, her birimize rendelenmiş yaş pedevradan (Hartoma) ve sapına ipten kulp takılabilen 20x30 boyutunda kürekler yapıyordu. Hocamız o küreklere öğreneceğimiz dersleri o meşhur kalemiyle yazıyor biz de, yazılanları öğreniyorduk. Yazılı ders öğrenilince, kürekleri Hasan amcamız rendelemek suretiyle yeni dersin yazılmasına hazır hale getiriyordu. Devamlı uygulanan rendeleme işlemi sonucunda incelip kullanılmaz hale gelen kürekler atılıyor, yerlerine yenileri hazırlanıp hizmete sokuluyordu. Hayatımızın en unutulmaz anıları arasında yer alan o kürekler bizlere, hem okuma-yazmayı öğrettiler; hem de çocuksu dürtülerin etkisiyle aramızda ara sıra meydana gelen ufak-tefek çatışmalarda, taarruz ve savunma silahı olarak hizmetler sundular.

Ben ve yaşıtlarımın öğrenim maceralarından sadece bir tek kesiti böylece sizlere sunmuş bulunmaktayım. O günden bu güne dek, oluşan baş döndürücü büyük gelişmeleri de göz önünde bulundurarak; bizim yaşam koşullarımız ile sizinkileri karşılaştırıp onlardan uyarı, öğüt ve ibretler çıkarıp ulaşılan sonuçları akıl şablonunda inceleyip değerlendirmek gerekmektedir. Bütün bunları yaparak geleceğe yönelik gerçekçi ve sağlam program ve yöntemler geliştirmek kuşkusuz, tamamen siz genç kuşaklara kalmış çok önemli bir görev ve ödevdir.

Bu anımsatmalarla bu yolda sizlere ufacık bir yarar sağlayabildiysem mutluluğum sonsuz olacaktır. Bu beklenti ve düşüncelerle, başka bir anı vesilesiyle tekrar buluşabilme ümidi ile esenlik ve mutluluk dileklerimle…

Av. Haydar Zengin, 25.04.2010.İstanbul-Kocamustafapaşa.

* Bu yazı, www.haydarzengin.com dan alınmış olup, yazarın onayıyla yayınlanmaktadır.


Haberin kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org
Macahel Bizimdir İnisiyatifi