Taha Kıvanç: Macahel'e Gelin, Ama Doğayı Sakın Bozmayın!

Eşi Macahelli olan Fehmi KORU, Taha KIVANÇ mahlasıyla Star Gazetesi'ndeki köşesinde yayınladığı "Hiç Kalkışmayın, Tahayyül Bile Edemezsiniz" başlıklı makalesinde Macahel gezisine dair gözlemlerini aktardı.

Macahel'in güzelliğini cennete benzeten ve bu güzelliğin hayal edilmesinin bile mümkün olmadığını belirten yazar, yörenin kangren haline gelmiş yol sorununa da değiniyor. Yazısının sonunda KIVANÇ, Macahel'in ziyaret edilmesini ve fakat doğasının bozulmaması gerektiğini vurgulayarak, bir anlamda yörede kontrolsüz turizm faaliyetleri yürütenlere de mesaj gönderiyor.

Taha KIVANÇ

3 Eylül 2011 Cumartesi

Hiç Kalkışmayın, Tahayyül Bile Edemezsiniz

Sheraton Oteli’nin üst düzey yöneticisi, bir sonraki durağımızın Artvin olacağını öğrendiğinde, “Yoksa Macahel’e mi gidiyorsunuz?” diye sorup ekledi: “Muhteşem bir yer...”

Yabancı doğaseverlerin ülkemizin adı geçtiğinde ilk aklına gelen yer, herkesin ezbere bildiği turistik bölgelerimiz değil çoktandır; Türkiye’nin en uç noktasındaki Artvin’in Macahel bölgesi... Artan uluslararası ilgi ülkemizde de yöreye heyecan uyanmasını sağladı. Uzun bayram tatili vesilesiyle gidecek yer arayanların önemli bir bölümü yolunu buraya düşürmüşe benziyor...

Gezip gördükten sonra “Türkiye’nin en şanslı bürokratı kim?” diye sorsanız hiç tereddütsüz “Artvin Valisi” cevabını veririm. ‘Cennet’ diye dini kitaplarda anlatılanlara herhalde en çok benzeyen yer bu bölge: Uçsuz bucaksız yeşillik... Buz gibi pınarlar... Her cinsten ağaçlar, meyveler, çiçekler... Pırıl pırıl bir gökyüzü... Asırlardır el değmemiş bir doğa...

Devlet işlerinin sıkıntısını üzerinden atmak için, Vali’nin, şoförüne, “Çek oğlum Macahel’e” demesi yeterli...

Nitekim, bazı sivil toplum kuruluşları, göçler yüzünden sürekli oturanı azalmış bu bölgeye sürekli geziler düzenliyor, gözler ve gönüller açılsın diye... Camili’de önünde son model otomobillerin park ettiği kocaman misafirhaneleri bile var bazılarının... Doğaya doğru gezintiye çıktığınızda, köylüler kadar yerli ve yabancı turistlerle de karşılaşıyorsunuz...

Hem de Borçka’dan yalnızca 50 km uzaklıktaki Camili merkeze 2,5 saatlik yorucu ve yıpratıcı bir yolculuktan sonra varılabilmesine rağmen...

Önceleri yol bugünle mukayese edilmeyecek kadar berbatmış... Camili’ye kadar olan yollar Artvin Özel İdaresi’nin takdir edilesi ilgisiyle düzeltilmiş; iş makinalarının hummalı çalışmalarıyla köyleri birbirine bağlayan diğer yolların da yakında biteceğine inanılıyor.

Köylüleri en fazla üzen, yaşadıkları bölgeye gelenlerin, rakımı 2000 metre üzerinde olan yaylalarına da gelmek istediklerinde yaşadıkları... Maral ve Uğur köylerinin yaylalarına gittim. Merkezden 20 km mesafede bulunmalarına rağmen gidiş-dönüş sekiz saat tuttu. ‘Dört-çeker’ denilenler dışındaki araçların o yollarda hiçbir şansı yok...

“Uzak adalara gideceklerine Survivor’u burada çeksinler” dedi bir köylü. Araç dayanıklılık testi için de ideal bu yollar... Yukarı doğru tırmanırken daha ileri gidemediği veya bozulduğu için kenara çekilmiş çok sayıda araçla karşılaştık.

Artvin Valisi’ne yollar iyileşmeden yaylalara çıkmasını tavsiye etmem... Çıkmadığı taktirde ise, o macerayı göze alanların gözetim ve deneyim zenginliğine kavuşması mümkün değil. Şu kadarını söyleyeyim: Artık eskisi kadar hayvanları bulunmadığı halde, köylülerin çoğu, yüzyıllardır süregiden alışkanlıklarını bırakmayıp her yılın iki ayını yaylalarında geçiriyorlar...

Yaylalarda elektrikli hayata geçilmiş... Biz çıktığımızda Uğurköy’ün yaylasında yörede yaşayanlar ile başka illere göçse de ilgisini koparmamışların bu yılki geleneksel buluşması vardı.

Pek çoğunuz şöhretini duyduğunuz için yörenin balını yiyorsunuzdur; böyle bir doğada arılar da başka yerlerden farklı bal yapıyor çünkü... Köylünün en büyük gelir kaynağı, balcılık; gözünüzü çevirdiğiniz her yönde kovanlar görüyorsunuz. Çivi kullanmadan birbirine kenetlenen keresteyle yapılmış ahşap evlerde yaşıyor köylüler; bahçelerinde mısır yetiştiriyor, tavuk besliyorlar...

İkiyüz yıl önce inşa edilmiş ahşap bir evi gezdim; ahşabın doğaya direnme gücüne hayran kaldım.

Etraftan etkilenip övgümde biraz fazla ileri gitmiş olmalıyım ki, misafirperver köylüler, kısa süren yaz mevsimi dışında hayatın kendileri için fazla câzip olmadığını hatırlattılar. Kar bastırınca çevre köylerin dünyayla ilgisi aylar boyu kesiliyormuş... “Sağolsun devlet ilgileniyor” dedikten sonra sorunlar birbirini izledi.

Vaktinde Borçka’ya yetiştiremedikleri için hastalarını kaybedebiliyorlarmış... Çözüm, bağırsanız sesinizi duyurabileceğiniz uzaklıktaki sınırın öte yanında: Camili’den Gürcistan’a kimlikle geçiş...

Buralara gelin, ama doğayı sakın bozmaya kalkmayın.

http://www.stargazete.com/yazar/taha-kivanc/hic-kalkismayin-tahayyul-bile-edemezsiniz-haber-379132.htm


Haberin kaynağı : http://www.macahelbizimdir.org
Macahel Bizimdir İnisiyatifi